19 Şubat 2010 Cuma

21. Yüzyılda Beyin, Steven Rose, 2008

Mimarlık eğitimi yazıları – denemeler 2 (Ocak 2010)

Steven Rose, 21. Yüzyılda Beyin, Çeviren Levent Can Yılmaz, Evrensel Basım Yayın, İstanbul: Ezgi Matbaası, 2008. (Özgün eser adı ve tarihi verilmiyor.)


Steven Rose insan beyninin yapısını ve çalışma biçimini açıklıyor. Yeteneklerini keşfediyoruz.

“Yüz milyarlarca hücresi ve bunların yüzlerce trilyonluk bağlantısıyla insan beyni, evrende bildiğimiz en karmaşık görüngüdür.”, Sa.19
“Beyin eş zamanlı olarak sabit bir yapı ama kısmen uyumlu ve kısmen bağımsız dinamik bir süreçler topluluğu sergiler. “, Sa. 21.

“… sürekli devinim halindeki elektriksel dalgalanma”, sa.22.

“Bütün canlı formlar için yaşam sürelerinin her anı, olan (being) ve oluş (becoming) arasındaki ilişki olarak geçer; olan şey varoluşuyla eş zamanlı olarak kendini farklı bir şeye dönüştürür.”, “… canlıların kendilerini sürekli olarak yeniden yaratmaları” “… kendi kendini yaratma autopoiesis, ya da gelişimsel sistem teorisi”. Hücre, embriyo, fetüs, gelişmeleri süresince herhangi bir alanda genler tarafından devreye konan derin bir ‘seçimler’ sezisine sahiptir; bu durum, döllenmeden başlayarak doğuma kadar olan yörünge boyunca artan biçimde ve sonrasında, var oluşun kendi kaderini çizen etkin bir oyuncu olması anlamına gelir.” Sa. 93

(autopoiesis anlayışı 1930 lu yıllarda Sovyet nörofizyolojistlerinin ortaya attığı systemogenesis kavramının tekrarından başka bir şey değildir. Gelişimsel biyologlar gerçekte, Marksist teorik çerçeve tarafından yetkin biçimde tanımlanmış ‘diyalektik’zemin üzerinde çalışmaktadır.) sa. 93 alt yazı

Gelişime diyalektik karakterini veren, doğa ve beslenmeden çok, hem genler hem de çevreye sıkı sıkıya bağlı olan işte bu belirlilik ve yoğrulabilirliktir.

“(Modüller ya da başka bir kurgusal yapı üzerinden)aklı/beyni bir ‘mimarisel’ temelde bilişsel, bilgi işleyen makineye indirgemek doğru değildir. (Yazarın ana vurgusu budur) Burada anahtar özellik duygulanımdır (emotion), bizim duygularımızı ifade edebilme yeteneğimizdir. Duygulanım evrimin ürünleridir. … Beyinsel ve akılsal süreçlerin tümünde duygulanım ve biliş birbirinden ayrılmaz biçimde iç içe geçmiştir ve anlamı bilgiden çıkaran da işleyişin bu yönüdür. “ sa. 141 (Antonio Damasio ya referans verildi)

Beyin gelişimine genel amaçlı bir bilgi işlemcisi, anlam çıkarıcı ve içsel işaretler üreticisi olarak başlıyor olmalıdır. Ancak gelişimi süresince belirli işlevlerle meşgul olmaya başlayan beynin belirli bölgeleri, bu bağlam çerçevesinde artan bir özelleşme sergileyecektir. … sinaptik bağlantılar biçimlenir, kimileri gelişirken kimileri ortadan kaybolur. Bu, beynin dış dünyadaki şeyleri, ilişki ve süreçleri belirleme ve bunlar üzerinde eylemde bulunmak üzere uygun içsel temsiliyetler inşa etmesinin önemli bir yönüdür. Deneyim ve buna karşı verilen yanıta dayanan gelişimin sonucu, erişkin beyninin işlevsellik bakımından sergilediği belirliliktir.” Sa. 158.

Nerede hata yapıyoruz? Biz dört yıllık eğitim/gelişim sürecinde hangi sinaptik bağlantıların ölmesine yol açıyoruz sorusunu soruyorum.

Göz ve beyin arasındaki ilişkiyi ele alalım. Retina ile görsel korteks arasında, lateral genüikülattan geçen nöral patikalar söz konusudur. Bu bölgeler farklı oranlarda büyür ve bu nedenle aralarında var olan sinaptik bağlantılar sürekli olarak kırılır ve gelişimle birlikte yeniden yapılanır. (görüş sırasında da sürekli bir kesinti mevcuttur) buna karşılık, görsel deneyim kesintiye uğramaz ya da sürekli olarak yeniden organize edilir. Bu durum bireyin sinapslarının yerini başkaları alsa da genel topografyanın değişmeden kaldığı anlamına gelir. –olan ve oluş arasındaki ilişkinin bir başka örneği, uçuş halindeyken bir uçağın yeniden yapılmasını andırırcasına, otopoesisin kendini gösterişinin bir biçimi. Sa. 161.
Bir bireyin deneyimi, kaçınılmaz olarak, diğer bireylerin oluşturduğu topluluğu kapsayan genellemelerin üzerinden bilinmektedir. –beynin belirliliğinden çok yoğrulabilirliği ile ilgili bir özellik. Sa. 166.

Deneyimler süresince biçimlenmiş beyin, duyusal bilgilerden anlam çıkarmayı öğrenmeye ve konuşmaya hazır duruma gelir. Anlam çıkartma bir bakıma değişmez olanı tanıma anlamına gelir. Ama anlam çıkartma aynı zamanda değişken olanı tanımak demektir. Görsel bilgiler yeni duyuşsal bilgilerle ilişkilendirilmek durumundadır. Görsel bilgiyi kavrayışa çevirmek bir başka kapasiteyi daha gerektirir… bellek”. Sa. 173

Alt yazıdan “Yetişkinlerde doğrusal bellek, erken dönem çocukluk belleği ise fotoğrafımsı bir kalite gösteriyor.”

“Yetenek ediniminin beynin olgunlaşma -kritik ya da duyarlı bir dönem- düzeyine bağlı olduğunu ve yeteneğin gelişimi sürecince, beyin aktivitesinde onu destekleyecek olan ve süreklilik gösteren, deneyime bağlı değişimlerin ortaya çıktığını görüyoruz.” Sa. 182

“…akıllar beyinlere indirgenemez; akıllar iletişim kurabilen ve sembol kullanan çocuğun içinde geliştiği açık biyososyal sistemin ürünüdür. Akıllar evrim ürünü olan ve gelişim halindeki biyososyal sistemin eş zamanlı olarak ürünü ve süreci olarak ‘hibrit’ karakterlidir.” Sa. 184.

“Beyinler ve sinir sistemleri, insan türü ve insan olmayan türler, atomlar, moleküller, makro moleküller, hücreler ve hücre topluluklarının inşa ettiği yapıların iç içe geçmiş bir hiyerarşisi olarak ele alınabilir. … Düşünce ve eylemlilik, böylesi bir hiyerarşiden söz edilebilirse, bu biyolojik hiyerarşinin hangi düzeyinde bulunur? Bu sorunun yanıtı tıpkı beynin kendisi gibi paradoksaldır: bütün düzeylerde ve hiçbir düzeyde. Bu paradoks beyin ve aklın dört kritik işleyişi üzerinden ele alacağız: görüş/ kavrayış, acı, duygulanım/duygu, bellek.”

”Buna (beynin işleyişindeki yapıya) mimari dersek, geçmişle gelecek arasında şu ana ait olan geçici formlara ve desenlere özgü, yaşayan, dinamik bir mimaridir. Herhangi bir nöronal bağlantının belirli bir andaki var oluşu, onun geçmişine bağlıdır ve de geleceğini biçimlendirir. Beynin hiyerarşik yapısının iç içe geçmiş bütün düzeylerinde mutlak bir dinamizm vardır. “ sa. 197.

Proje tasarımı sürecine doğrudan gönderme yapabilir miyiz? Dinamik beyinler süreçte üretir ve bu süreçte yaşananları geriye doğru belgelemeleri istendiğinde yaşadıkları anla aynı tatta belgeleyememektedirler. Süreç çok cazip iken, sonuç farklı ve daha az etkileyici olabilmektedir. Uyguladığımız süreç ağırlıklı yöntemde bunu bulguluyoruz. Sonucun daha dinamik ifadesi gerekecektir. Süreçten kesitler elde edilmesi ve bunların dinamik modellerle geriye doğru temsili.

“Beyinde –canlı sistemlerin bütün diğer yapıları ve özellikleri gibi- olan ve oluş bir arada ve karşılıklı ilişki içinde vardır ve açıkça görülen kararlılık, durağan bir mimarinin değil, fakat süreçlerin bir özelliğidir. Bugünün beyni geçmişin beyninden farklıdır ve geleceğin beyni bugünkünden farklı olacaktır.” Sa. 198.

“Beyinde, nörofizyolojiyi psikolojiye dönüştüren gizemli bir yer aramak boşunadır. .. Gertrude Stein’ın farklı bir bağlamda belirttiği gibi, basitçe orada bir orada yoktur. … bilginin yukarı doğru ilerlediği ve katı emirlerin yanıt olarak döndüğü bir nöronal sistem söz konusu değildir. Tersine, beyin her bir ayrı bölgenin yarı otonom bir biçimde işleyerek uyumlu bir bütün oluşturduğu bir komün gibi işlemektedir: her bölgeden yeteneklerine göre, her bölgeye ihtiyaçlarına göre.”sa. 206

Küçük proje gruplarımızın yapısı beynin bu yapısını andırıyordu, bireyler ve grup dinamikleri yukarda tariflendiği gibi işledi. Bireylerin ortak arsa üzerindeki yer ve işlev paylaşımları ile tasarlamada biçime doğru yönelen çözüm arayışları, grup üyelerinin karşılıklı zihinsel etkileşimiyle şekillendiler. Bir birey diğerinin belirleyicisi ya da değiştiricisi olarak işlev gördü. Sonuçta bir şey elde edildi, bu en iyi çözüm olmayabilir ancak yaşanan çok iyi bir "diğerleriyle birlikte veya diğerlerinin içinde karar verme" deneyimiydi. Bir öğrenci diyor ki: “belki iyi bir çözüm üretememiş olabiliriz, ama çok eğlendik.” fun-theory in designing.

Korteks, gelişim sırasında işlevsel bakımdan çok sayıda farklı bölgeye ayrılmakta ve bu bölgelerdeki analiz ya da yönlendirmenin belirli yönleriyle ilgili olan nöronlar topoğrafik olarak organize olmaktadır. Görsel kortekste olduğu gibi bu haritalar ileri düzeyde dinamiktir ve deneyime verilen yanıta bağlı olarak kendilerini yeniden biçimlendirirler. … Erişkinlerde bile bu haritalar durağan değildir: kullanım kortikal haritaları genişletir, kullanmamak ise daraltır. Sa. 210

“Hatırlama eylemi, belleği yeniden kalıba döker ve böylelikle bir sonraki eylemde hatırlanan şey öncekinden farklı olur. Böylelikle anılar zaman boyunca sürekli olarak değişim geçirir. Biyolojik bellekler ölü bilgi yığınları değil, yaşayan anlamlardır.” sa.215

“Bellek’ten söz etmek bir şeyleştirmedir.. bir süreci bir şeye dönüştürmektir.
“Duygulanım belleği tümüyle bilişsel olandan daha güçlüdür. Bedensel ve hormonal süreçler, anımsama üzerinde etkilidir. Sa. 218.
Bu tür bir stüdyo deneyiminden sonra belleklerde ne tür bir anı kalacaktır. Hiç kuşkusuz yaşananlar biçim değiştirecek, hatta yaşananlar farklı anlamlar yükleneceklerdir. Biz ne kalsın istiyoruz? Bunu anlamlı bir düşünce sürecine dönüştürmek için ne yapacağız? Eylem adımı nedir? Yeni bir süreç yaşaması ve eskisini bu yeni uygulamanın/sürecin ışığında yeniden anlamlandırmasıdır.
Ve bilinç elbette beden ve beynin birlikte var ettiği bir şeydir. Ve bu nedenle bilinçlerimiz birbirinin aynı değildir. –bireysel kimlik-

Hiç yorum yok: